25 Mayıs 2011 Çarşamba

koy gitsin rahvan...

Ne kadar uzun olmus yazmayali. Saka gibi geciyor gunler. Bir vurdum duymazlik, bir arsizlik uzerimde....Vurdum duymaz bilesik mi yazilir, ayri mi bilemeyecegim. Cok enteresan bir sekilde iyi hissediyorum. hayir iyi hissetmiyorum da kotu de hissetmiyorum. Sacma sapan bi is iste, tum diger islerimiz gibi.

Hic haz etmedigim bir arkadasla Romaya gittik. Adam, Navarro meydaninda uzun hava cekiyor ayi. Beyaz gul, kirmizi gul guller arasindan gelir sarkisini da soyledi neyse. Tey tey teyyyyy deyip firlayacaktim vallahi meydana. Haydi babayigitler diyerek uc bes italyani da ellerdim.

Suursuzluk burda zaten. Manyak bu kadar hazzetmiyodun da neden gittin madem? Napayim canim, bedafi olunca hayir diyemedim. Allah seni inandirsin kardes, pek de eglendim. Pek cok eglendim hatta. Allah razi olsun kendisinden. Hikaye burda. Ben uc bes kelime italyanca bilirim. Iste, Marmaristeki garson ingilizcesi kadar yavsak laflar etmeyi bilirim. Hey bebek naber, falan gibi. Adama da italyancayi ana dilim gibi konusurum dedim. Neyse, dayi zaten zir cahil ki bakiniz Navarro meydaninda uzun hava ceken yigit basligiyla tanitmistim kendisini. Gercek bir babayigit ama Anadolunun bagrindan cikma. Her neyse, bi yere gidiyoruz ve adam biftek yemek istiyor. Bi yerlerden aklimda kalmis, manjiato - manjere gibi biseydi italyanca yemek yemek mesela. Garsona abartili bir italyan aksaniyla manjiato alla siteko falan diyorum. Garson israrla, sorry madam diyor. Bir kisim insanlar bos bos yuzume bakiyor yada israrla biseyler soruyorlar. Muhtemelen, abla bi siktir git gibi biseyler diyorlardir. Neyse, onlara da grazie, molto grazie senyor falan diyorum. Yanimdaki ayi diyor ki, ne dedi. E tabi bagris cigris, cok samimi bi diyalog var gibi bi imaj veriyorum falan. Adama diyorum ki, ne kadar guzel italyanca konusuyorsunuz diyorlar, ben de utandim atcik yuzum kizardi diyorum. Sonna bi yerde, aman allahim ne kadar guzelsiniz dediler diyorum. Neyseki yanimdaki ayi gurbette dondu bir kediye de, olay cikmadi. Eger tr de desler yanimdaki kariya asiliyo pezevenkler diye kiyamet kopardi. Bide onu dusundum, bu gidip sarsa onlara, olay karakola tasinsa ne rezillik olur. Aman bence o kadar uzamaz. Salak maco erkek modeli onu sadece buralarda gostermelik yapar. Iclerindeki gavat uzakta aciga cikar. Zaten, bi cogu da ipne cikar. O ayri bir konu.

Neyse, bu da bir italya seyahati iste. Yanimdaki adamin kalitesini belirtmesi acisindan, adam kiz arkadasinin telefonunu, askitom diye kaydetmis ya. ehehehehe, cok guldum vallahi.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Gulup Gecmek

Gulup gecmek gerekior olup bitene, soz konusu olan bir olum degilse. Cok iyimser olmak gerekiyor. Soylemek cok kolay. Bazen hic bir sey yolunda gitmiyor, hatta cogu zaman. Tabiki hayatta inandigim ana sey SANS, ve sanirim hep oyle olacak. Ama yok iste. Olmayinca olmuyor da, yapacak birsey yok ki. Bulasici bir mutsuzluk hastaligi var sanki. Delirmis gibi insanlar. Mutlu olmayi ozledim. Mutluluk diye birsey var mi? Bilmiyorum. Huzur ve guven diye birseyler var da, mutlulugu bilmiyorum.

O kadar komik ki basima gelenler. Vallahi inanamiyorum bazen. Bir kisirlik icerisindeyim, Tum yaraticiligim ve yeteneklerim elimden alinmis gibi. Depresif degilim, hatta cok da iyi hissediyorum. Sadece bekliyorum. Bazen husu icinde, bazen degil. Sabri ve beklemeyi ogreniyorum. Herseyin bir zamani olmali. O zamani bekliyorum. Bekliyorum, bekliyorum,bekliyorum...

19 Kasım 2010 Cuma

Nasil Anlatsam?

Nasil anlatsam, basima gelenleri, anlatilir gibi degil. Ilk defa yazmak bile istemiyorum, ki herseyi yazmama ragmen hic cekinmeden. Cekinmek degil, unutmak istiyorum, yazmaya gerek bile duymuyorum. Kayit altina almaya gerek yok bir kere daha. Hatta, keske mumkun olsada beynimdeki kaydi da silip atsak. Orasi oyle kalsin. Kara leke...Canimin acimasinin sebebi, tek umudumun elimden alinmis olmasi. Bir umudunuz varsa sizi ruyalariniza goturecegine inandiginiz ve o da elinizden aliniyorsa, siz olsaniz ne yapardiniz acaba? O kadar kolay ki, insanin basina gelmemis seylerle ilgili yorum yapmasi. Basa gelince oyle olmuyor iste. Sanki, hayatimi elimden almislar; sanki kalbimi almislar da yerine bir tas parcasi birakip gitmisler. Soktayim biliyorum insanin nasil bu kadar cirkinlesecegine dair. Hadi insan bu kadar cirkinlesiyor da, bu insani bulmanin rasyonel olasiligi nedir? Burada isi bilime devrediyor ve konuyu kapatiyorum. Insanlar degil umrumda olan, kendimim. Simdi bana nolacak? Eeee dedim kendime, Nietzsche dayin ne diyordu? Ucmayi biliyorsan dusmeyi de ogreneceksin. Hep dedigim gibi, biraz sans gerekiyor insana. Birazcik da olsa...Bide Nietzsche dayi soyle soylemis:her kim canavarlarla savaşırsa, kendisi de canavarlaşmamaya dikkat etmelidir. Sen cok yasa be dayi. Ruh hastalarin ile ugrasirken kendi ruhum da hastalandi galiba. Simdi kendimle basbasa kalip, yaralarimi sarma zamani. Amannnn neyse ne...Hersey gecer....

Simdi gelelim Fransiz ve Italyan rivierasina. Ne guzeldi Nice, ne guzeldi Cannes, St. Tropez, Bologna..Her yer guzel. Ufacik koyler, uygarlik, gulumsemek...Avrupada olmak ne guzel. 14. yuzyilda yasiyormus gibi oluyorum. Sanki etekleri kabarik bir elbise giymisim, bir saraydan digerine kosuyorum. Yemekler muhtesem. Ben iyi bir kebapci olmadim asla. Ha onu da cok severek yerim ama, olmasada olur. O kadar, o kadar cok istiyorum ki, buralardan gitmeyi. O kadar cok ama. Ne kotu sirf buralardan gitmek isterken basima gelenler, ne kadar aciyor insanin ici. O kadar cok istiyorum ki. Umut iskenceyi uzatiyor hakikaten. Eskiden hep umudum vardi, ve daha zordu. Artik umudum yok, hicbir seye dair umudum yok. Ve en guzeli bu, umudun olmadigi yerde hayal kirikligi da yok...Hersey oldugu kadar!

Guzel kitaplar okuyorum. Sanirim bana en iyi gelen sey kitap okumak...

Yeni ve iyi bir haber yok. Aman kotu haber olmasin da gectim zaten iyi haberden. O. geldi, en yakin arkadasim. Gulustuk halimize, hangimiz daha looser diye kapistik. O acik ara onde bence.

Obsesyon bir kisilik bozuklugu biliyorum ama yine de soyle bitirecegim bugunku yazimi. Hayirlisiyla bi defolup gideydim buralardan. Buralardan derken isim vermeyeyim, koordinat belirteyim. 26-45 dogu meridyeni ile 36 - 42 kuzey paraleli arasinda yer alan toprak parcasindan bahsediyorum. Hic bir inancim olmadigi halde, surekli ayni duayi ediyorum. Dort kitaptaki peygamberler duyar belki, belki de bir ilah, belki de bir insan evladi, belki de sosyal kalkinma orgutlerinden biri...Hic umrumda degil. Yeter ki birisi duysun artik sesimi ve duruma bi mudahele etsin mumkunse...

25 Ekim 2010 Pazartesi

Bir Son Daha...

Bir ayrilik sarkisi sec, sessizce cal benim icin. Yuregim ellerinde, oylece kal benim icin. Ibo soylesin, ben aglayayim. Bir "game over" daha. Bir yara daha ruhumda. Biliyordum yurumeyecegini, biliyordum olmayacagini ama yinede guzeldi inanmak. Inaniyor gibi yapmak. Ama olmayinca olmuyor iste...Olmayinca olmuyor!

Bir kere daha denedim eski sevgiliyi E.yi. Bu sefer guzel olacakti hersey, yer yoktu hayal kirikligina. Bitti iste. bana dusen biraz Ibo dinlemek, biraz Keith Richards. ben denedim en azindan. Asil kaybedenler denemeyenler...Olmayinca olmuyor Anilcan, dedim kendi kendime, Bosverrrrr,,,,Bosverrrrr....Her ne kadar soylendiginin aksine kolay degilse de yasamak. Asktan olunmuyor!

Yalan dunya iste, askatan olunecek gibi oluyor da kimse olmuyor. bisey olmaz yda atlatmak gerekiyor iste. Aslinda atlatilmiyor da, aman neyse ne. Bisey olmaz yani.

Ve son verirken satirlarima, haydi bunu dinleyelim sarkiyi,,,Gerisini de siktir edelim zaten. Dedim ya, olmayinca olmuyor...

http://www.youtube.com/watch?v=VeiWOR7atdA

16 Ekim 2010 Cumartesi

Umuda Yolculuk

Bir umut daha son buldu. Bu da buraya kadarmis. Cantalar toplandi, basladi yolculuk. 19 yasindan beri, umuda yolculugum devam ediyor dunyanin farkli yerlerine. Bir gun Amerika oluyor bu adres, bir gun Hong Kong. Ha yazdiklarim melankolik gelmesin kulaga, vazgecmedim; vazgecmeyecegim hayallerimden. Gittigim gun, suresi biten pasaportumu uzatiyorum, Schengen vizesine basvuruyorum. Belcika cika cika'ya gidiyorum...Eski sevgiliye...Arsivin tozlu raflarina...Baska gidecek bi yerim var da gitmedim mi? Beni kabul eden herkesin yanina gidiyorum valla. Resmen, yurt disinda yasayan madur edebilecegim birini ariyorum kendime, maddi manevi somurebilecegim. Cok sukur 4 ayi da buralarda gecirdim, I.'nin konaklama ve ekonomik sponsorlugunda. I. aplam olur bu arada, karsi cinsten biri degil malesef. Ha insan kiz kardesini tokatlar mi, bu islerin bir rajonu yok mu? var ama napayim, rajon gorecek durumda degilim. Istemiyorum ulkem topraklarina donmeyi, istemiyorum. Itten kacar gibi kacip kurtulmak istiyorum oradan. Insan, bi yerde tutunamaz mi ya? Bence, benim durumuma artik birlesmis milletler olur, uluslararasi goc orgutu olur, bi care bulunmali. Sayin yetkili, yigenim, aloooo...Sesimi duyan var mi?

Valla, hic bi sey umrumda degil. Tek derdim,o ulkede yasamamak. Bulgurumu, salcami basarim cantama, duserim yeni bir ulke yoluna. Hayatta hic ama hic bir seyden korkmam ki insanin kafasinin cok calismamasinin en iyi tarafidir, olaylari rasyonelize edemedigin icin, sonuclari da dusunemezsin. Bana Belcika'da olur, Tuvalu'da; hic farketmez. Her yerde kendim gibi nali kirik uc bes arkadas edinirim, bazen overdoz, bazen ekonomik imkanlar dahilinde ickimi icerim, ne bulursam onu yerim ki yemek cok aradigim bisey degildir. Sinirli ekonomik imkanlarimi icki ve sigaradan yana kullanmayi tercih ederim.

Burda da oyle oldu. Kendim gibi ipsiz sapsiz, tutunamayan, ordan burdan toplanmis arkadaslarim oldu. Sabahlara kadar dansettim, sarhos oldum, sokaklarda gezdim. ben bu sehri cok sevdim.

Ben hayata tutunmus, sistem insanlarindan, evli barkli aile insanlarindan hoslanmiyorum. Hep kaybedecek bir seyleri var. Bence iskaliyorlar hayati.Ha cok sukur, yuce rappim de sesimi duyuyor sanki de bisey vermiyor. Minik yavru, bide kaybetme korkulariyla bogusmasin diyerekten. Bence hayat hesap vermemek demek, kaybetme kayginin olmamasi demek. Belki de ben yonetemiyorum kaygilarimi. Ailem olmasindan bile son derece rahatsizim. Uzerimde surekli bir, koruma kollama,aman bisey olmasin, uzulmesinler ruh hali var. Kimseyle ve hic bir seyle bagim olsun istemiyorum. Istanbul yanmis desinler. Sikime kadar...diyebilmek icin Istanbul'da ne evin, ne araban ama en onemlisi sevdigin insanlar olmamasi gerekiyor. Iste o gun ozgursun. Bizim topraklari sevmememin nedeni o. Ozgur olamiyorsun. Ruheni gectim, Turk pasaportuyla nereye kadar gidebilirsin ki? Turk pasaportuyla vizesiz gidilebilen yerleri secerken sanirim, vatandadasa ekonomik kolaylik olsun diye dusunulmus. Tuvalu, St. Belize, Uganda ve benzeri, Gidis donus bileti almana gerek yok dayi, sen bi git, donuse Allah kerim, kelle koltukta turizm. Kuvvetle muhtemel ya darbe olur oralarda, ya tifo olursun, o da olmadi yilan ciyan neyim bisey sokar. Bi sekilde donemezsin ki ben destekliyorum bu yaklasimi. Nufus seyreltme projesi. Ha vizesiz ulkeler kategorisinde Japonya var zaten bi eli yuzu duzgun. Onu da, yerseee diye dusunmusler heralde...Ama sunu dusunmemisler, benim gibi bi suursuz ucuz bilet buldum diye atlar gider, sonna iki sehir arasinda tren biletini, ucak biletinden pahaliya alir. Avladi gali Japon beni, birakir mi opmeden? Ben bi anlayamiyorum derin iktisadi bilgilerime ragmen, onlar o kadar parayi nerden buluyor? Iyi dayak yemiyolar. Sahsen, ben azicik sosyal destek bulsam, 120 Euro'ya 1 saatlik tren biletini satan adami doverim. Bence dovulmeli ama..Insanda ar, haya bisey olur be. Bak aklima geldi dellendim yine. Neyse, Allah yuzume bakti da orada kredi kartim calismadi. I.'ye cakip gectim vallahi. Ben sana sonna oderim dedim. 2 kisi gidis gelis muhtemelen bir aylik maasi falandi o zamanlar. Ki, ben de asla odemedim. Hatta konuyu da acmadim daha. Cok da uygun bi yerimis Caponya der gecerim, Oralara giderseniz muhakkak trenle seyahat edin, diye de eklerim.

Kendime zaman verdim. Bu yil sonuna kadar boyle yasayacagim. Sonra, gozden gecirecegiz hayati. Ha, hayatin da cok gotundeymis benim planlarim. O ayri konu!

Komik bir haber. Bugun pazar, tez danismanim yuksek lisans tezimi carsamba gunu teslim etmemi istedi. Ben sadece, tabiki hocam dedim. Denecek baska bisey yok zaten. Bi siktir git isine denmez yani, hayir denebilir de kendisi cok sevdigim bi insandir. Akli salim bi insan nasil boyle bisey soyler?

Neyse, Cevat Kelle Hong Kong'dan bildirdi. Hic umudun bitmedigi bir yerlerde goruselim diyecegim ve arkasindan elimi belime koyup, gokyuzune bakarak bir mesaj verecegim. Bi umudumuz da gercek olsa artik diyorum...Yetkili merciye ulasmistir umarim!

6 Ekim 2010 Çarşamba

Benden Gecti Ask

Guleyim mi, aglayayim mi bilemiyorum. Icip icip eski sevgilimi aradim. Beni birakip gideni, hani sozler verip asla tutmayan, ruh hastasi olan falan filan. Cok sukur benim portfoyumde,bir insanin ruh hastasi olmasi belirleyici bir ozellik degil ancak ortak ozellik olur. O yuzden biraz daha spesifik tanim yapalim. Yalanci, ruh hastasi, kisiliksiz, vizdansiz ve zalim olan diyelim.

Her neyse, ben icip icip bunu aradim. Numarayi nereden buldum? Ismini google ettim. Arabasini satiyormus, sahibinden.com gibi bi siteye ilan birakmis. Zaten daha once de asessiz telefonlarla taciz ettigimi yazmistim. Neyse, bu sefer konustum, ben Anil deyip kapattim ilk once. Iki gece sonna, aradim konustuk. Bunun, evlat edindim dedigi, uzun yillar once olen ablasinin cocuklari vardi. Cocuk dediysem essek kadar insanlar yani, benle falan yasitlar. Bunlarin biri Avustralya'da yasardi.Cocugu olmus ve tabiki evli degil. Ama kiz arkadasi uyusturucu bagimlisi oldugu icin, cocugu Belcika'da dogurup Avustralya'ya geri donmus. E, babanin da isi gucu yok duzenli. Bebek de kalmis benimkinin eline. Baba gidip arada bi part time calisiyor, benimki de gunduz cocuga bakiyor. Adamcik, cocuktan torunum diye bahsediyor. Gozumuz aydin yani, sevgilimin torunu oldu.

Hala ayni adam. Asla tutulmayacak olan sozler, yalan ve dolan...Neyseki, ayni kalp ikinci defa kirilmaz. I. bana diyor ki, Anilchan sakin bir delilik yapip bu adama inanma. Len inansam n'olur? Kaybedecek bir sey mi var? Zaten, ne is var ne guc. Kariyerimi biraktim senin icin, diyemem. Ortada bir kariyer yok. Cocuk da yaparim, kariyer de desem, erken menapoz var. Zaten aylardir regl olmuyorum, cocuk yapmak gibi bi olasiligim da yok. Para yediremem, kendi yiyecek param bile yok. E daha ne?

Seviyorum, kaybedecek birseyi olmamayi. Insan bi hafif oluyor, rahat oluyor. Iyi bi isim gucum varken, param varken boyle degildim. gergindim, kaybetme korkularimi yonetemiyordum. Iyi kiyafetlerim, kuafor derdim, kuru temizlemeci, temizlikci derdim vardi. O yuzden cok seviyorum yeni hayatimi. Ayni sort ve tshirt'i giyiyorum on gundur. Birikince yikanacaklarim I.'nin evine atip geliyorum. I.'yi tokatliyorum arada. Insan kardesini tokatlar mi? Bence tokatlar, tokatlanacak kimse yoksa...

Du bakalim I., tum cabam seni kurtarmak. Arsivin tozlu raflarina dondum bakalim...

Buralarda, benim ne bi sevgili, ne de erkek bir arkadas bulmam soz konusu degil. Ha, cuma cumartesi gecesi sabah besten sonna herkes sevgili. Sikaktaki kediyi bile duzebilir yani kanimca sokaktaki beyaz derili adamlar. Soyle bir cikarim yaptim. Rusya ve diger dogu bloku ulkeleri zaten sampiyonlar ligi, bize ekmek cikmaz, Asya'da mumkun degil, sirf Asyali kiz icin gelen adamlar var. Guney Amerika, zaten herkes oralara efsane latin kadinlarinin pesinden gidiyor. Ben anca, Avrupa'da white trash denilen, gelir seviyesi dusuk, az egitimli, saat 19.00 itibariyle zom, ingilizce ogretmeni bi adam bulurum. Alt kumede topumu kostururum. Ha o da mumkun degil, oralara gidecek vizem yok. Elde var sifir...Son durum budur...

3 Eylül 2010 Cuma

Eskimis Asklar

Cok komik, deli karinin tekiyim ben. Iki gun, insan gibi yasadim, gun yuzu gordum ya, hemen aranmaya basladim. Ilk is, eski sevgili adaylarindan birini aradim. Ki bence, kendisi delimsek, yari sizofren, paranoyak bi arkadastir. Ha bu teshisleri ben koydum, resmi bir teshis yok yani bir uzmandan. Neyse, adamin telefonu degismis, bezmedim sirketini aradim, yeni numarami biraktim. Adam sallayip aramadi, ikinci defa tekrar aradim, asistanina sordum, kendisine ilettiniz mi mesajimi diye. Bu arada, abimizin agir cezada yargilandigi gunler olmustu. Aceba yeniden mapusa mi girdi diye dusundum. Yok yani mapusa girdiyse, gerekirse adli olarak giricem olaya kafaya koydum bir kere. Sanirim burdan anlasilabilir, takildigim adamlarin kalitesi. Kader mahkumu diyelim...

Yeni telefonuma, ozel numaradan aramalar geliyor. Artik bir sapigim var. Bence, ta kendisi...Cok mutluyum cok. 30 yasina geldim de, bi sapigim bile olmadi bugune kadar. Calistim, cabaladim kendime yeni bir sapik yarattim. Miras degil alinteri....

Eski, daha da eski bir sevgilim olmustu. Ama hakikaten cok eskilerde. Onu da aradim, kendimce havami attim. O da mail gondermis, hep ozlendigini bil diye. Ulen adi serefsiz, pezevenk, deyus zamaninda niye kiymetimi bilmedin diyecektim de, cok onore oldugum icin acmadim agzimi.

Aaa, daha da onemlisi en guncel olan, canimi yakan, anami siken adami da aradim. Konusmadim da yani, onun sesini duydum. Eski defterleri kapatmak icin gerekiyor sanirim bu. Gerci uc kadeh saraptan sonna tum eski defterler tekrar acilir bence ama yine de, ohhhhh, sefam olsun. Hepsini afise edicem bu adi serefsizlerin. Yine de dilimde bir sarki bugun,

All I wonna say is that, they dont really care about us.....